Yiyorum Ama Doymuyorum Diyorsanız Okuyun

Bu cümleyi hayatınızda en az bir defa, çevrenizden duymuş veya kendi kendinize yaşamışsınızdır. “Yiyorum ama doymuyorum!” Ne kadar yemek yerseniz yiyin, canınız hala daha bir şeyler; özellikle de tatlı şeyler yemek ister. Bir türlü doymak bilmezsiniz, kafanız sürekli yemek yemededir.

Bu durumu özetleyen durum ise “duygusal açlık”tır. Psikolojik açlık olarak da değerlendirebileceğimiz bu durum, sıklıkla biyolojik açlık ile karıştırılıyor ve durum farkedilene kadar da kişi oldukça kilo almış olabiliyor.

Alınan kilolar, kişinin kendisine olan saygısını yok edebiliyor. Kişi bu şekilde kendinden vazgeçiyor ve kendini daha çok yemeğe veriyor. Bu durum obeziteye kadar uzanabiliyor. Anlaşılabileceği üzere, duygusal açlık önemli bir problemdir ve fazla büyümeden çözümlenmesi gerekir.

Duygusal Açlık ve Biyolojik Açlık Arasındaki Farklar:

Sık sık kendinizi aç hissediyorsunuz ve canınız özellikle bir besin grubunu mu çekiyor? Ya da yalnızca metabolizması çok hızlı çalışan biri misiniz? Aşağıdaki bölümü okuyarak, yaşadığınız açlık durumu hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz;

  • Biyolojik açlık, kendini bünyede yavaş yavaş gösterir. Duygusal açlık ise birden bire hissedilir.
  • Biyolojik açlık karın guruldaması ile kendini belli eder. Duygusal açlıkta ise yiyecekler beyinde hayal edilir.
  • Biyolojik olarak acıkmışsanız, bir tabak sebze yemeği ya da bir porsiyon meyve ile bile doyabilirsiniz. Duygusal açlıkta ise özellikle belirli besinlere yönelim olur.
  • Biyolojik açlık öğünlerden yaklaşık olarak bir kaç saat sonra ortaya çıkar. Duygusal açlık ise yemeğinizi yer yemez de ortaya çıkabilir.
  • Biyolojik açlıkta öğün tamamlandığında kişi doymuş olur. Duygusal açlıkta kişi doymuş olmasına rağmen, başka şeyler de yemek ister.
  • Biyolojik açlık sonrası öğününüzü tamamladığınızda, kendinizi tatmin olmuş hissedersiniz. Duygusal açlık sonucu yenilen şeylerin ardından hissedilen duygu ise pişmanlıktır.

Duygusal Açlığın Türleri:

Duygusal açlıkta, kişinin canının özellikle belirli gruplardaki yiyecekleri istediğinden bahsetmiştik. Bu duruma yönelik araştırmalar yapan Psikoterapist Cynthia Power, bu yiyecek grupları ve duygusal durumlar arasında bir ilişki olduğunu belirlemiştir. Bu araştırmaya göre;

  • Tuzlu Atıştırmalıklar ve Peynir: Kafa karışıklığı, karar verme güçlüğü ve hayal kırıklığına uğramışlık,
  • Mısır Gevreği: Yoğun stres altında olma,
  • Pastane Ürünleri, Tatlılar: Yalnızlık hissetme,
  • Dondurma: Huzur ihtiyacı,
  • Çikolata: İlgi ve sevilme ihtiyacı, yoğun mutsuzluk,
  • Et ve Şarküteri Ürünleri: Yoğun bir sinir halinde tüketilmek istenen gıdalardır.

Duygusal Açlık İle Başa Çıkma:

Duygusal açlık, genellikle içimize attığımız duyguların dışa vurumudur. Mantığımızla hareket edip kendimizi düzgün ifade etmeye çalışmak, duygusal açlıkla mücadelede atacağımız ilk adımdır. Hayır demeyi öğrenmeli ve kendimizi duygusal açıdan koruyabilmeliyiz.

Yoğun olarak hissettiğimiz duyguların sebebini bulmaya çalışmalı ve bu sebebi ortadan kaldırma yolunda çaba göstermeliyiz. Örneğin, aşırı sinirli bir insansak, bizi sakinleştirecek olan spor, meditasyon ve yoga gibi aktivitelerde bulunmalı; yalnızlıktan yakınıyorsak, kendimize bir çevre yaratmanın yollarını araştırmalıyız. Güç bir ayrılığı atlatmaya çalışıyorsak, kendimize ilişkimizin neden bittiğini ve sürseydi mutlu olup olmayacağımız sorusunu sormalıyız.

Tüm bu durumlarla başa çıkmaya çalışmak, herkes için kolay olmayabilir. Kaldı ki hem duygusal problemlerle uğraşmak, hem de birden alınan kilolardan kurtulma çabası içerisinde olmak, hiç de kolay değildir. Bu sebeple bir terapiste danışmakta büyük yarar vardır.

Duygusal açlık ile savaşan kişilerin aynı zamanda bir diyetisyenle de görüşmeleri gerekmektedir. Bu iki uzmanın deneyimlerinden faydalanarak ve kendi mantığınızı dinleyerek, kısa sürede bu sorundan kurtulmamanız için hiç bir sebep yoktur. Kendinizi sevin ve kendinize değer verin. Unutmayın ki, siz olmazsanız hiç bir şey olmaz.

Bu yazı tavsiyeediyorum.com kaynak alınarak özgün olarak oluşturulmuştur.

Leave a Reply