Hangi bitki çayı nasıl ve ne kadar tüketilmeli?

Eski dönemlerden bu güne halen tüketilmekte olan bitki çaylarının, insan sağlığı üzerinde birçok faydası bulunmaktadır. Şimdilerde en basit ve kolay tedavi şekli olarak gördüğümüz her bitkinin çayını yaparak tüketmekteyiz. Ancak doğru tüketilmezse zararları da var. Kalıcı hasar bırakabilir ve istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, bitki ya da bitki çaylarını tüketmeden evvel bir uzmana danışılmasında fayda vardır.

Daha çok kış mevsiminde bağışıklık sisteminin desteklenmesi, vücudun direncinin arttırılması ve metabolizmanın hızlandırılması amacıyla kullanılmakta olan bitki çayları, hızlı bir şekilde hazırlanabilmekte ve hızlıca da tüketilmektedir. Fakat kaliteli bir bitki çayı içmek için, çayın yapılacağı demliğin ve fincanların kaliteli porselenden olması, kapaklı fincan kullanılması tavsiye edilmektedir.

Bitki çayı hazırlarken, kaynatılmış ve yumuşak içme suyundan olmasına dikkat edilmelidir. Birçok hastalık için şifa kaynağı olan bitkiler, şayet bilinçsiz bir şekilde tüketilirse zarar verici olabilmektedir. Bitki çayının kaynatılmış yumuşak bir suyla hazırlanması ve birkaç dakika demlenmeye bırakılması ve sonrasında tüketilmesi önerilmektedir.

Hangi bitki çayı, hangi sıklıkta tüketilmelidir?

  • Kuşburnu çayı; Kuşburnu, barındırdığı C vitamini nedeniyle bağışıklığı korumakta ve güçlendirmektedir. Özellikle nezle, soğuk algınlığı ve grip gibi enfeksiyonlarda ve romatizma gibi iltihabi hastalıkların tedavisinde oldukça pozitif etki göstermektedir. Fakat gün içinde 3 fincandan daha fazla içilirse, ciltte kaşıntı şeklinde alerjik reaksiyonlara yol açabilmektedir. Ağız ve sindirim sisteminde tahriş meydana getirebilir.
  • Yeşil çay; Yeşil çaydaki kafein türevleri, yüksek tansiyonu olan kişilerde tansiyonun yükselmesine, ülser ve gastrit gibi mide problemleri olan kişilerde de mide asidinin artmasına yol açarak şikayetleri tetiklemektedir. Yeşil çayın bileşenlerinden biri olan kateşin, büzücü özelliğinden dolayı kabızlık ve mide problemi olanları negatif bir şekilde etkilemektedir.
  • Ekinezya çayı; Bu çay, bağışıklığı güçlendirmekte ve bu özelliği sayesinde de soğuk algınlıklarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ekinezya çayı, soğuk algınlığının önlenmesinde ve tedavisinde yardımcı olmaktadır. Özellikle mevsim geçişlerinin olumsuz etkilerini hafifletmek, hastalıklara karşı vücudun direncini arttırmak amacıyla 30 gün sürekli ve düzenli şekilde tüketilebilir.

Ekinezya çayının bazı kişiler üzerinde alerjik reaksiyon gösterebilmektedir. Özellikle doğum kontrol hapları, alerji ve kolesterol ilaçlarıyla etkileşime girdiği için, bu ilaçları kullanmakta olanların ekinezya çayını uzman önerisine uygun olarak tüketmeleri gerekmektedir.

  • Sinameki çayı; Özellikle zayıflama çayı olarak karşımıza çıkan sinameki, kabızlık sorununun çözümünde yaygın şekilde kullanılmaktadır. Ama 3 haftadan daha uzun süre kullanılması halinde, bağırsaklarda kalıcı hasara neden olabildiği gibi, uzun vadede tümörlere birle yol açabilir. Bunların yanı sıra, sinameki bitkisi bağırsaklarda kronik tembelliğe de neden olabilmektedir.
  • Biberiye çayı; Yağ yakıcı etkisi olduğu ispat edilmiş olan biberiye çayının sindirime yardımcı olduğu da bir gerçektir. Biberiye uçucu yağında bulunan keton bileşenleri karaciğer toksisitesi yapmaktadır. Bu nedenle aşırı miktarlarda tüketilmesi zarar verici olabilir.
  • Adaçayı; Soğuk algınlığının tedavisinde hem çayı hem de gargarası oldukça etkilidir. Akciğerlerin ve sinüslerin temizlenmesinde yardımcıdır. İçerisinde yer alan cineol adlı bileşen, öksürüğün giderilmesinde oldukça fayda sağlamaktadır.

Adaçayı, daha çok ağız ve boğaz enfeksiyonlarına karşı olan etkisiyle bilinir. Uyku verici bir etkisi de olduğundan, sakinleştirici ilaç alanların ve hamilelerin kullanmaması tavsiye edilmektedir. Bunun yanı sıra, kasılma meydana getirdiği için de gebe kadınların kullanması sakıncalıdır.

  • Zencefil çayı; Diyabete karşı pozitif etkisi olan zencefil, soğuk algınlığı ile birlikte mide ve bağırsak sorunlarına karşı da etki etmektedir. Ama zencefil safra salgısının artmasına yol açtığı için, safra kesesi ile ilgili sorunu bulunanların doktor kontrolünde tüketmeleri önerilir.

Hamilelik döneminde, bulantı ve kusmanın önüne geçtiği için zencefil kullanılabilmektedir. Fakat 1 gramdan fazla miktarda tüketilirse, adet söktürücü etkisi nedeniyle düşük riskini arttırmaktadır. Bu nedenle mutlaka hamilelerin doktorlarına danışarak uygun dozlarda kullanmaları gerekmektedir.

  • Zerdeçal çayı; Zerdeçalde bolca bulunan kurkumin maddesi, vücutta kansere, iltihaba ve hasara neden olan oluşumların önüne geçmektedir. Üzerinde gerçekleştirilen araştırmalarda, radyoterapi ve kemoterapi alan hastalarda uygulanan tedavilerin çok daha etkili olmasına katkı sağladığı görülmüştür.

Zerdeçal, safra akışını arttırıcı bir etkiye sahiptir ve bundan dolayı, safra kesesinde taş bulunanların kullanmaması tavsiye edilmektedir.

Kaynak: Bu yazı; yemek.mynet.com/dogru-tuketilmezse-zararlari-da-var-kalici-hasar-birakabilir-1170687 kaynak alınarak özgün olarak oluşturulmuştur.

Leave a Reply