Ağızdan kan gelmesi ve nedenleri

ağızdan kan gelmesi ve nedenleri

Ağızdan kan neden gelir, Ağızdan kan gelmesinin altında genellikle mide, yemek borusu ve on iki bağırsak sorunları yatmaktadır. Mevcut ülser, şiddetli gastrit, enfeksiyonlar ve sindirim sistemi tümörleri de ağızdan kan gelmesinin nedenlerinden olabilmektedir.

İnsanın ağzı vücudun iç ve dış ortamla bağlantısı olan bir yapıda olup, solunum yolları, akciğer, mide ve yemek borusunun dış ortamla etkileşimini sağlar. Dolayısıyla da bu bölgelerle ilgili ortaya çıkan sorunlardan haberdar olunmasını sağlamaktadır. Ağızdan kan gelmesi nedeniyle panik yapmadan gelen kanın kaynağının belirlenmesi gerekmektedir.

Vücudun dış ortamla bağlantılı bölgesi olan ağız, bu dış ortamlardan gelen kanamalardan doğrudan etkilenmektedir. Mesela; Burnun kanama yapması sonucu geriye kaçan kan, bağlantılı olması nedeniyle ağız içine gelebilmektedir. Bazen aşırı şekilde öğürmek yemek borusunda tahrişe neden olabilmekte, bunun sonucunda da kanama yaparak ağızdan gelebilmektedir. Ağızdan gelen kanamaların kaynağını tespit edebilmek için detaylı bir inceleme yapılması gerekmektedir.

Öksürme sonrası ağızdan kan gelmesi solunum yolları ve akciğer ile ilgili sorunları akla getirirken, bulantı ve sonrasında kusmanın olması ile kan gelmesi, bununla birlikte yemek atıklarının da gelmesi mide ve yemek borusu ile ilgili problemleri düşündürmektedir. Akciğer kaynaklı bir kanama varsa bu kan hava ile fazla teması olduğundan köpüklü olur. Aşırı alkol alan siroz ve hepatit gibi karaciğer hastalıkları bulunan kişilerin mide kanaması geçirdiği ya da yemek borusunda varis kanaması yaşadığı ilk akla gelen konulardır. Gelen kanın miktarı ve rengi de kanamanın nedeni ile ilgili önemli ipuçları verir. Örneğin; az miktardaki parlak ve kırmızı renkli kan burun ve boğaz gibi üst bölgelerde kanama ihtimalini, kahve telvesi kıvamında gelen koyu renkli kan ise midede beklemiş bir kanı işaret etmektedir. Çok miktarda gelen taze kan gelmesi de mide kanamasını düşündürmektedir. Ağızdan kan gelmesinin hayati tehlike oluşturabilecek nedenlerinin başında üst sindirim sistemi kanamaları gelmektedir.

Üst sindirim sistemi yemek borusu, mide ve on iki parmak bağırsağından müteşekkil olup, üst sindirim sistemi kanamaları bu bölgelerdeki kanamaları göstermektedir. Bu sebepten dolayı yaşanan kanamalarda yaşlıların ölüm oranları başka hastalıklara bağlı olarak daha fazla görülmektedir. Hastaların 24-48 saat içindeki endoskopi/gastroskopi uygulamaları çok önemlidir. Üst sindirim sistemi ile ilgili kanaması olanlar genellikle siyah dışkı ya da kahverengi kusma ile doktora gitmektedirler.

Üst sindirim sistemi kanamalarının dünya genelinde ilk sırada gelen nedeni %60 oranla peptik ülser hastalığıdır. Peptik ülserin nedeni ise çoğunlukla anti-romatizmal ilaçlar ve helikobakter pylori mikrobudur. Oluşan kanamaların %80’lik büyük bir kısmı kendiliğinden durmaktadır, ancak yine de tıbbi müdahaleyle kanamanın durdurulmasına çalışılmakta, kan kaybının önlenmesi ve yaşanan kan kayıplarının karşılanması amaçlanmaktadır. %20’lik kalan bölümde ise endoskopik müdahalelerle kanamanın durdurulması ve tekrarlanmaması amaçlanır.

Ağzından kan gelen hastaların bilmeleri gereken iki önemli nokta vardır. İlki; üst sindirim sistemi kanamalarında çoğunlukla ağızdan parlak kırmızı renkte kan gelmemektedir. Mide asidi ile etkileşime giren kan anında kahverengiye döner. Bunun anlamı, mide kanamasında hastalar kahverengi kusarlar. İkincisi; Makattan gelen kan üst sindirim sistemi ile ilgili kanamalardan dolayı meydana gelmemektedir.

Üst sindirim sistemi ile ilgili kanamaların tanılanmasında hastanın şikayetleri dinlenir. Muayenede bağırsak seslerindeki artma ve rektal tuşe önemli olup, kusma ya da dışkı ile ilgili materyallerin tetkiki gerekmektedir. Yaşanan kanamanın üst ya da alt sindirim sisteminden kaynaklandığı ayırt edilmelidir. Bunun için sintigrafi ve anjiyografi gibi uygulamalardan faydalanılmaktadır.

Tedavi metodu olarak kanamanın kaynaklandığı bölgenin yerine özel tedaviler uygulanır. Bu tedavide ilaçlar, endoskopik yöntemler, termal yöntemler, ligasyon, anjiyografik tedaviler ve cerrahi tedaviler uygulanmaktadır.

Leave a Reply