Addison hastalığı ve adrenal böbreküstü bezi hakkında

Böbreküstü bezleri ya da adrenal bezler, böbreklerin üst kısmında yer alan 3-4 gram ağırlığındaki bezlerdir. Bu adrenal bezlerin az çalışması ise Addison hastalığı olarak adlandırılmaktadır.

Adrenal bezler ve hormonlar:

Her iki böbreğin üst kısmında yerleşik olan adrenal bezlerin, korteks adı verilen dış kısmı ve medulla adı verilen iç kısmı bulunmaktadır. Medulladan adrenalin ve noroadrenalin hormonlarının üretimi olmaktadır. Korteksten de kortizol, testosteron, aldosteron ve DHEAS hormonları üretilmektedir. Adrenal bezler yani böbreküstü bezleri bu hormonların yapımında kandaki kolesterolü kullanmaktadır. Hipofiz bezinden salgılanan ACTH adındaki hormon ise, kolesterolün adrenal bez tarafından alınması ve hormonların yapılması için uyarı yapmaktadır.

Kortizol hormonu:

Kortizol hormonu salınımı, gün içinde farklılık göstermektedir. Sabahları daha fazla, öğleden sonra daha az salgılanmaktadır. Kandaki glukozu yani şeker oranını arttıran kortizol protein, yağlar, karbonhidrat ve nükleik asit üzerine etkili olup, protein yıkımını arttırmakta ve iltihabı azaltıcı etki göstermektedir. Kişideki stres durumunda kan kortizolü artış gösterir. Bunlar ameliyat, travma, anksiyete, egzersiz, kan şekerinde düşüş, depresyon ve ateşlenme şeklinde olabilmektedir.

Kortizol, insanın vücudundaki su dengesine de katkı sağlamaktadır. Böbreklerden su atımını sağlayan kortizol, davranışlar üzerinde de etkili olmaktadır. Kortizolün az ya da fazla olması psikolojik bozukluklara da yol açabilmektedir.

Aldosteron:

Böbrekten sodyum tutulması ve potasyumun atılmasını sağlamaktadır. Aldosteron salınımı ACTH hormonu, renin-anjiotensin hormonları ve kandaki potasyum düzeyi tarafından kontrol edilmektedir. Vücuttaki sıvının miktarı, aldosteron hormonu ve renin-anjiotensin hormonları tarafından ayarlanmaktadır.

DHEAS:

Adrenal bezlerden salgılanan DHEAS, yaş ilerledikçe salgılanması da azalmaktadır. Erkeklerde adrenal bezlerden salgı yapılan testosteron ve DHEAS hormonların erkek tipine etkisi çok az olmaktadır. Ancak kadınlarda fazla salgılandığı taktirde erkek tipi bir görüntüye yol açmaktadır. Andostyenedion hormonu ve DHEAS hormonları adrenal bezden salgılanmakta olup, kadınlarda cinsel bölgedeki kılları arttırır ve libidoyu sağlamaktadırlar.

Adrenalin ve noradrenalin:

Bu hormonlar adrenal bezlerin medulla bölümünden salgılanmaktadır. Adrenalinin diğer ismi epinefrin’dir. Adrenalin, noradrenalin ve dopamin hormonlarına katekolaminler adı da verilmektedir. Bunlar medulla’da tirozin adlı aminositten meydana gelmektedir. Bu aminoasitten önce DOPA, dopamin ve noradrenalin oluşmaktadır. Noradrenalin de son aşamada adrenaline dönüşmektedir. Adrenal bezden adrenalin hormonu %80, noradrenalin hormonu da %20 oranlarında salgılanmaktadır.

Adrenalin ve noradrenalinin etkileri:

  • Kalp atımını ve tansiyonu yükseltmekte, damarları kasmaktadır.
  • Göz bebeklerinin genişmesine neden olur.
  • Kan şekerinin artmasına yol açar.
  • Citteki kanı iç organlara gönderir.
  • Kan yağ asitlerini arttırır.
  • Vücut ısısının artmasına neden olur.
  • Vücudun oksijen tüketimini arttırmaktadır.

Kişinin stresli olduğu durumlarda adrenalin hormonu hızlı bir şekilde artmaktadır. Bundan dolayı adına stres hormonu da denmektedir. Kandaki adrenalin seviyesi arttığında çarpıntı, kan şekerinin yükselmesi, nabzın artması, ciltte solukluk ve ellerde terleme meydana gelmektedir. Tedavi amacıyla ilaç olarak kalp durmalarında, astım ve bazı alerjik hastalıklarda kullanılan bir hormondur.

Addison hastalığı:

Adrenal bez yetmezliği (Addison hastalığı), adrenal bezdeki hastalıktan kaynaklanabildiği gibi, hipofiz bezinden ACTH hormonunun az salgılanmasıyla da gelişebilmektedir. Adrenal bezdeki harabiyette kandaki ACTH hormonu yükselmekte ve kortizol hormonu düşmektedir. Adrenal bezde %90’lık bir harabiyet meydana geldiğinde yetmezlik meydana gelmektedir. Bu yetmezlik adrenal bezdeki harabiyetten dolayı meydana gelmişse Addison hastalığıdır. Hastalığa adını 1855 yılında hastalığı bulan bilim adamı olan Thomas Addison vermiştir. 40’lı yaşlardan itibaren görülme sıklığı artmaktadır ve erkeklere nazaran kadınlarda daha çok görülen bir hastalıktır.

Addison hastalığı nedenleri:

Daha çok bağışıklık sistemi bozukluğu nedeniyle adrenal bezlerin harap olmasına bağlı olarak görülmektedir. Bu durum, Addison hastası olan kişilerin yaklaşık %80-90’ını ilgilendirmektedir. Ayrıca verem ya da tüberküloz, mantar ve diğer bazı enfeksiyonlardan kaynaklı adrenal bez harabiyeti ve yetmezliği de gelişebilmektedir. Bir de kortizol kullanımına bağlı gelişen adrenal yetmezlik söz konusudur.

Bu, günde 30 mg hidrokortizon ya da 7,5 mg prednizolon ya da 0,75 mg dekzametazon hap şeklinde üç haftadan daha çok alındığında, adrenal bezlerde baskılanma ve yetmezlik gelişebilmektedir. Uzun müddet kortizon tedavisi görenler ayrıca stres yaşarlarsa ve kortizol takviyesi yapılmadığı taktirde adrenal yetmezliğin gelişimi söz konusu olabilmektedir.

Adrenal yetmezlikte klinik bulgular:

Az miktarda kortizol hormonu salgılayan adrenal bezlerde yetmezlik meydana gelir. Bu hastalarda halsizlik, kilo kayıpları, yorgunluk, karın ağrısı, fasılalarla kuma, kabızlık veya ishal, kaslarda kramplar, eklemlerde ağrı, oturup kalkma sırasında tansiyonda düşme gibi bulgular görülebilmektedir. İlk bulgular; genel bir halsizliğin olması, iştahsızlık, yorgunluk ve 15 kiloya kadar çıkabilen kilo kaybı şeklindedir. Sıkça görülmese de bulantı ve kusma da görülebilmektedir.

Tansiyon düşmesi hastaların %90’lık kısmında görülmektedir. Baş dönmesi, kan şekerinde düşüş, tuzlu veya tuz yeme isteğinde artış, hafif ateşlenme, hafızada zayıflık, depresyon ve psikoz gibi bulgular da vardır.

Adrenal kriz:

Henüz daha adrenal yetmezlik gelişmemiş veya kortizon tedavisi olan hastalarda, travma, tuz kaybı, enfeksiyon, kusma ve ishalden kaynaklanan su kaybı gibi bir stres halinde, hastalara ek kotizon verilmediği taktirde akut adrenal kriz gelişme riski yüksektir.

Adrenal yetmezlik tanısı:

Serum kortizol seviyesi sağlıklı bireylerde sabahları 5-25 µg/dl’dir, ancak adrenal bozukluğu olanlarda da normal olabilmektedir. Büyük ihtimalle sabah ölçülen serum kortizol seviyesi 18-20 µg/dl ise adrenal yetmezlik yoktur, eğer 2-4 µg/dl seviyesinin altındaysa yetmezlik vardır. Bu değerlerin arasında kalan seviyeler için ileri düzeyde testler uygulanmalıdır.

Sepsis’te rastgele alınan kortizol 5 µg/dl’nin altında bir seviyedeyse adrenal yetmezlik değerlendirilebilir. Şüpheli bir hastaya bazal kortizol seviyelerine bakmaksızın ACTH uyarı testi yapılması gerekmektedir.

Adrenal yetmezlik tedavisi:

Adrenal yetmezlik tedavisinde normal kortizol salınımı taklit edilerek eksik olan kortizol hormpnunu vermek amaçlanmaktadır. Tedavinin başlangıcında hidrokortizon adlı ilaç sabahları 15-20 mg, öğleden sonra da 5-10 mg olarak verilir. Hidrokortizon’dan başka prednizolon ve dekzametazon da verilebilir.

Kortizon tedavisinde en sık görülen ve önemli yan etkisi uykusuzluktur. Son soz saat 16:00-17:00 aralığında verilirse bunun önüne geçilebilir. Adrenal bezde hasar oluşmuşsa kortizondan hariç fludrokortizon da verilebilir. Addison hastalığı olanların %10’luk kısmında fludrokortizon verilmeden yeterli tuz alımı ile kortizon tedavisi yeterli olabilmektedir. Kortizon tedavisi alan hastalarda kaza ve ateşli hastalık gibi stres yaratan hallerde doz artırımına gidilmelidir. Eğer bu şekildeki hastalar ameliyat yapılacaksa, doktorun önerdiği dozlarda ameliyat öncesinde ve ameliyat esnasında kortizon verilmektedir. Adrenal yetmezliği tedavilerinde bazı hastalara DHEA ilacı da verilebilmektedir.

Leave a Reply